ben bugunlerde iyice ayyuka cikan bir kavramdan bahsedeyim, akepeli olmayan insanlarin bile bilincaltina birseyler oldu, toplum olarak daha once cok varolmayan bir kavrami iyice sahiplendik; atarlanmak. benim gencligimde, cocuklugumda boyle bie kelime henuz icat edilmismiydi hatirlamiyorum ama simdiki gibi gundelik kullanilmadigini biliyorum, simdi ise sadece genclerden degil herkesten duyuyorum ve bu kelimeden igreniyorum. zira bana cahil cesaretini, insan gibi sozle kendini ifade etmeyi degil, sozel siddet ile tehdit etmeyi hatirlatiyor. misal; bir musterimiz, calisanlarimizdan birinden bir konuda sikayetci olmasi gerekirken, isyerimizin isleyisini belki de tam anlamadigindan, benim hakkini aramasi yonundeki cesaretlendirmemi cok yanlis yorumlayarak, ne yani kavga mi etseydim? dedi. simdi halkimiz ara asamalari kaybetmis, bir sorun oldugunda herkes birbirine atarlaniyor, kavga etmeye hazir. yahu kavga etmenin herhangi bir olayi verimli bir sekilde cozmuslugu var mi ki boyle bir yontem ilk olarak akla geliyor? ben musteriye bir kere daha gerizekali gibi anlattim, hayir, kavga etmeyeceksiniz, siz sunlari sunlari mi bizden hizmet olarak bekliyorsunuz?, bu calisanimiz sizin aldiginiz hizmetin kalitesinin dusmesine mi yol acmis, bizim icin o insanin is yapma bicimini, yeterligini degerlendirebilmemiz icin once kendisiyle konusup neden sonuc iliskisini ogreneceksiniz, calisanimiz sizin memnuniyetsizliginizi bilecek, size kendi tarafindan olan aciklamayi sunacak, eger tatmin olmazsaniz, bize kendisini sikayet edeceksiniz, biz de iki tarafi dinleyerek, durumu degerlendirecegiz. bu kadar basit.
herhalde bu yuzden sadece yasanmasi degil, beraber calismasi da en zor milletlerden biriyiz. kendimizi ifade edemiyoruz, bu vesileyle kitap okumak ne ise yarar ki diyen duyuruculara da selam edeyim, kelimeleri kendine dost edinen insanlar bu senaryodaki gibi salakca davranmiyorlar.
0